24 Mart 2020 Salı

Cellini - Perseus Heykeli


  Merhaba arkadaşlar, bugün size çok sevdiğim bir heykelden bahsedeceğim. Heykeli Benvenuto Cellini isimli bir sanatçı 1545 - 1554 tarihleri arasında yaptı. Heykel tamamen bronzdur. Heykelin yapımını ve arkasında yatan mitolojik hikayeyi anlatmadan önce size Cellini'den biraz bahsetmek istiyorum.


  Cellini, tam ismiyle Benvenuto Cellini 3 Kasım 1500 tarihinde Floransa'da doğdu ve 13 Şubat 1571 tarihinde Toskana'da öldü. Kendisi kuyumcu, heykeltraş, tasarımcı, asker ve müzisyendi. Yani kısacası on parmağında on marifet bir insandı. 15 yaşındayken babası ona kuyumcu dükkanında çalışmasını söyledi ve o da başladı ama Cellini biraz yaramaz - öfkeli biriydi. Bir kavgaya karıştı ve Siena'ya 6 aylık bir sürgüne gönderildi. Siena'dan Bologna ve Pisa gibi yerlere gittikten sonra Floransa'ya döndü. 19 yaşındayken Roma'ya Papa tarafından çağrıldı. Orada Leda ve Kuğu adlı çalışmasını tamamladı. Roma'ya yapılan bir saldırı sırasında orada bulunuyordu ve saldırıyı düzenleyenlerden ikisini öldürdüğü söylenmektedir. Ceza almamıştır. Roma'daki güçlü kişiler sayesinde Floransa'ya geri dönmüştür. Cellini hakkında bilinen kötü olaylar bununla sınırlı değildir. Kendisinden küçük erkek asistanlar ile (ki bunlar genelde 15 - 20 yaş arası çocuklar oluyor) birlikte olduğu söylenmektedir. Hatta asistanlardan birinin annesinin şikayeti üzerine Cellini ile bir konuşma yapılmış. Asistanının "beni yatakta karısı gibi kullandı" şeklinde bir açıklaması olduğu da söylenmektedir.

  Gelelim o meşhur "Medusa'nın kafasını tutan Perseus" heykeline. Tabii ki Mdiciler için yapıldı Bu heykeli 9 yılda yaptı çünkü tamamen bronzdan olacaktı ve çok büyüktü. O zaman Floransa dükü olan Cosimo I de Medici'nin ona bu heykeli tamamlamasının zor olduğunu söylediği dedikodusu vardır. Cellini sonunda heykeli yaptı ama bronz bir heykeli nasıl yaparsınız?



Çizimler: Khan Academy

 Öncelikle bir kil kalıp hazırlanıyor. Heykel öncelikle balmumundan yapılıyor. Sonra Sıcak bronz döküm noktasından dökülüyor ve mum eriyor yerini bronz alıyor. Tabii ki büyük heykellerde bu daha zor oluyor. Çünkü; Bronzu dökerken soğuyabiliyor. İki defa döküm yapılsa iki parça ayrı ayrı duruyor çünkü sıcaklık farkı oluyor. Yani hem sıcaklığın hem de zamanlamanın çok iyi ayarlanması gerekiyor.


  Perseus kimdi ve Medusa'yı neden öldürmüştü?

  Pek çok farklı kaynakta farklı anlatımlar göreceksinizdir. Ben size en güvenilir kaynaklardan biri olan Azra Erhat'ın Mitoloji Sözlüğü'nden ve Yunan ile Colette Estin'in Roma Mitolojisi'nden bu hikayeyi aktaracağım:

  Perseus, Zeus ile Danae'nin oğludur. Danae, Argos prensesidir yani Akrisios'un kızıdır. Uzun uğraşlar sonunda kazandığı Argos'u bir erkek varisi emanet etmek isteyen Akrisios'un yolu bir kahine düşer. Kahin ise ona bambaşka bir haber verecektir. Bu haber Danae'nin doğuracağı erkek çocuğun Akrisios'u öldüreceğidir. Bundan çok korkan Akrisios, Danae'yi tunç - bronz örtülü bir odaya hapseder. Bu Zeus'u durduracak mıdır? Tabii ki hayır. Zeus altın yağmuru olur ve odanın içerisine girerek Danae'yi hamile bırakır. Perseus doğduğu zaman Akrisios anlatılan Zeus ve altın yağmuru hikayesine inanmaz. Danae ile Perseus'u bir sandığa koyup denize atar. Ana oğul Seriphos adasına çıkar ama orada da şans yüzlerine gülmez. Adanın kralı Polydektes'in kardeşi Diktys'in yanına sığınırlar. Polydektes, Danae'ye göz koyunca Perseus'u uzaklaştırmak ister. Ne yapayım, ne yapayım diye düşünür ve sonunda "Koçum sen git bana bir Medusa'nın başını kap gel" der. Böylece Perseus macerasına atılır. Sanki hiç macerası bitiyormuş gibi.

  Perseus'a Gorgoların (Medusa, Euryale ve Sthenno kardeşler) mağarasını koruyan Graialara kadar Athena ile Hermes eşlik eder. Gorgoların arasında en çok bilinen Medusa'dır.

Gorgoları da doğuran Keto'dur
Ünü büyük Okeanos'un ötesinde,
Geceyle gündüzün sınırlarında otururlar
İnce sesli Batı kızlarının yurdunda;
Sthenno, Euryale ve bahtsız Medusa;
Medusa ölümlüydü, oysa ki kız kardeşi
Ne ölüm bileceklerdi, ne ihtiyarlık.
Buna karşılık yalnız Medusa girdi
Masmavi yeleli tanrının koynuna
Bahar çiçekleriyle dolu taze çimenlerde.

  Hesiodos böyle bahsediyordu Medusa. Zavalli ve güzel Medusa. Poseidon'un gözü onda kalmıştı. Sonunda isteğine kavuşup zorlar Medusa'ya sahip olmuştu. Üstelik Athena'nın tapınağında. Bunun üzerine Athena, Medusa'yı lanetler. Altın rengi saçları yılana dönüşür ve baktığı insanlar taş olur.

  Neyse hikayeye geri dönelim. Perseus Graiaların yanına gelmiş. Perseus'a Athena kalkanını, Hermes ise ona kanatlı sandaletlerini,   keskin çelikten bir orağı ve Hades'in başlığını verirler. Üç tane Graia bulunmaktadır. Bir tane gözü paylaşmaktadırlar. Nöbet sırası kime gelirse o gözü alır ve nöbete başalr diğerleri uyurdu. Perseus bir şekilde o gözü ele geçirir ve sonunda Graiları kandırmanın yolunu bulup içeri girer. Perseus içeri girdiğinde Gorgolar uyuyordu. Athena'nın ona kalkanını verirken tembihlediği şeyi yaptı. Medusa'ya asla doğrudan bakmadı ve kalkanı ayna gibi kullanarak yansımasına baktı. Medusa'nın başını kesti ve o baştan Pegasus ile Khrysor fışkırdı. Perseus, Pegasos'a binerek yoluna devam etti. Hikayenin devamını bugünlük anlatmayacağım çünkü heykele konu olan kısım bu kadar.

  Şimdi heykeli inceleyelim:




  Burada Perseus'un ayakları altında yatan Medusa'nın bedenini görüyorsunuz. Medusa'nın kafasının kesildiği yerden kan yerine yılanalrın çıktığı da detaylardan biridir. Ayrıca Hermes'in vermiş olduğu kanatlı sandaletler de Perseus'un ayağında duruyor.






  Medusa'nın saçlarında bulunan ve kan yerine çıkan yılanlar görülüyor.





  Hades'in başlığını takan Perseus. Başlıkta Hades'e özgü işaretler görünüyor. Bu başlığın takan kişiyi görünmez yaptığı bilinmektedir.


  Perseus'un elinde tanrilar tarafından yapılan keskin orak duruyor. Vücut hatlarının belli olduğunu görüyoruz. Ayrıca Benvcenuto Cellini yazıyor.



  Burada heykelin altındaki kaideyi görüyorsunuz. Kaidede Jupiter (Zeus), Merkür (Hermes), Minerva (Athena) ve Danae heykelleri bulunuyor. Bu heykeller de bronzdan yapılmış. Heykelin kendisinin orijinal olduğu ve bakım gördüğü söylenmektedir. Bununla beraber kaidede bulunanların müzeye gönderildiği ve meydandakilerin replika olduğu bilinmektedir.